12 Şubat 2010 Cuma

Bedrettinîlik

Simavnalı Şeyh Bedrettin, Bedrettinîlik
Büyük Türk düşünürü ve devrimcisi Simavnalı Şeyh Bedrettin’in öğretisi.
Simavnalı Şeyh Bedrettin’in yandaşları ve izleyicileri bu ad altında toplanırlar. Bedrettinîlik, dinsel-siyasal bir devrim hareketidir. Şeyh Bedrettin (1357-1420) her türlü din ve mezhep ayrılığını ortadan kaldıran, insanları eşit ve özgür kılan bir düzen kurmak istemişti. Edirne yakınındaki Simavna kasabasında doğmuştur. Babası Gâzi İsrâil, Simavna kalesini alan Türk ordusunun komutanıydı.
Kalenin alınışından sonra da Simavna Kadısı olmuştur. Konya’da, Kahire’de ve Tebrîz’de mantık, felsefe ve Tanrıbilim okuyan ve genç yaşında bilgisini pek çok bilim adamlarına tanıtan Bedrettin, Yıldırım Baezid’in Timur’a yenilmesinden sonra Bayezid’in oğlu Mûsâ Çelebi’nin kazaaskerliğini yapmıştır. Bayezid’in öteki oğlu Mehmet Çelebi, kardeşini ortadan kaldırıp yönetimi tek başına ele geçirince Bedrettin’i iznik’e sürgün etmiştir(1413). Bedrettin, Halîfeleri Börklüce Mustafa’yla Torlak Kemal’in çıkardığı isyanlar sonunda yakalanarak Serez’de asılmıştır.
Kemikleri İstanbul’a getirilerek Topkapı Sarayı Müzesine konmuştur(1924). Vâridât adlı ünlü yapıtı aydınlık ve ussal düşüncelerini toplar. Bedrettin’e göre,

“Tanrı, dünyayı yarattı ve insanlara verdi. Dünyanın toprağı ve bu toprağın ürünleri insanların ortak malıdır. İnsanlar eşit ve kardeştir. Birinin mal toplayıp öbürünün aç kalması Tanrı’nın amacına aykırıdır. Ben senin evinde kendi evim gibi oturabilmeliyim, sen benim eşyâmı kendi eşyân gibi kullanabilmelisin. Çünkü bütün bunlar hepimiz içindir ve hepimizindir. Tanrı insanlara akıl verdi. Herkez Tanrı’yı aklının eğdiğince kavrar.
Birinin kavrayışı ötekinin kavrayışına benzemiyor diye kınanmamalıdır. Düşünce ve vicdân özgürlüğü doğal düzenin ürünüdür. Ayrılıklar bilgisiz din adamlarının işleri karıştırmasından doğmuştur, bunlar ortadan kaldırılırsa bütün dinler bir olur. Hıristiyanların Tanrı’yı kavrayış biçimlerini yadsımak dinsizliktir, onlar da aynı Tanrı’ya tapmaktadırlar. Müslüman, Hıristiyan, Mûsevî, Mecûsî vb. hep aynı Tanrı’nın kuludurlar. Hepsi kardeştirler. Aralarında sevgi ve saygı olmalıdır.
Onların bu sevgi ve sayıgıs doğruyu yanlışa üstün kılacaktır. Ruhlar, maddelerde bulunan güçlerden ibârettir. İnsanı iyiliğe götüren kendi gücü Melek, kötülüğe götüren kendi gücü de Şeytan’dır. Bu güçler, sadece insanlarda değil, bütün nesnelerde vardır. Örneğin bir yağmur tanesi de aynı neden ve güçle oluşur, yağmur tanesini oluşturan ve tarlaya düşüren gücüne Melek denir. Kıyâmet belirtileri yüzyıllardan beri boşuna beklenmiştir, vücut zerreciklerinin bir kez dağıldıktan sonra yenideen bir araya gelmesi ve ölülerin dirilmesi imkânsızdır. Her güzel şey Cennet, her kötü şey Cehennem’dir.
Kitaplarda tanımlanan Cennet ve Chennem bir düşçülük ürünüdür (hayâl âleminde tahakkuk etmiştir). Namazlar, niyazlar ve tapmalar ahlâkın düzeltilmsi ve içyüzün arıtılması içindir; ne türlü yapılırsa yapılsın Tanrı’nın isteğine uygun olur. Gizemci, hakikatı bildiği halde bunu hemen halka söylemez. Çünkü hakikat daha işin başında halka söylenirse ya yollarını sapıtırlar, ya da söyleyeni suçlarlar. Halk ve hakikat, ortalama bir yolla, birbirlerine alıştırılmalıdır; ama her halde halk hakikata alıştırılmalıdır”.
Bedrettin’in, çağını çok aşan bu aydın düşünceleri yüzıllar boyunca etkisini sürdürmüş; Bedrettinî’ler onun ölümünden birkaç yüzyıl sonrasına kadar varlıklarını korumuşlardır.
kaynak

Hiç yorum yok: