11 Ocak 2010 Pazartesi

Fotoğrafcılık Sanatı ve Fotoğrafta Kompozisyonun Önemi

Kompozisyon fotoğrafın kendisidir. Kompozisyona hakim olmak, fotoğrafa da hakim olmak demektir. Bu yazımızda, oldukça kapsamlı bir konu olan kompozisyona giriş yapacağız ve olabildiğince sade bir dille kompozisyonda nelere dikkat etmemiz gerektiğini ve kompozisyonda yer alan öğeleri anlatacağız.
Kompozisyon üzerine yazmayı uzun zamandır istiyordum çünkü kompozisyonu bilmeden eli yüzü düzgün fotoğraf çekmek mümkün değildir.  Konu ise oldukça kapsamlı olduğu için bugüne kadar bekledi :) Konuyu rafine bir şekilde anlatmak ana amacım olduğu için normalde yaptığımın çok daha üstünde okuma ve araştırma yaparak bu yazı dizisine hazırlandım. Birçok internet sitesinde makale, birçok da kitap okudum ama bunlar içinde özellikle iki tanesi bu yazının iskeletini oluşturacak kadar başarılıydı:
  • Prof. Sabit Kalfagil, Fotoğrafın Yapısal Öğeleri ve Fotoğraf Sanatında KOMPOZİSYON, Fotoğrafevi Yayınları, 975-98089-7-8
  • John Hedgecoe, the ART of DIGITAL PHOTOGRAPHY, Dorling Kindersley Limited, 2006, 978-0-7566-2354-8
Türkçe kaynak arayanlar zaten Kalfagil’in kitabına yöneleceklerdir ki kompozisyon üzerine yazılmış en kapsamlı Türkçe kitap o oluyor. Biz burada özetle kompozisyondan bahsedeceğiz ve olabildiğince fazla örnekle metinle destekleyeceğiz. Bu iki kitabı edinebilirseniz okumanızı tavsiye ediyorum.

Kompozisyona Giriş

Kompozisyon: Ayrı ayrı parçaları bir araya getirerek bir bütün oluşturma biçimi ve işi. (Kaynak: Türkçe’de Batı Kökenli Kelimeler Sözlüğü)
Bir şeyi tanımlamak için başvurulacak ilk kaynak sözlükler olmaktadır. Bu tanım kompozisyonun görsel sanatlar için olan tanımıdır. Fotoğraf için de tanım genel anlamıyla geçerlidir ama biraz daha özelleştirebilmemiz de mümkün. Fotoğraf için kompozisyonu, görsel bir yapı oluşturmak için görsel elemanları biraraya getirmek olarak tanımlayabiliriz. Bu noktada biraz fotoğraftan ve resimden bahsetmemiz lazım çünkü fotoğraf diğer görsel sanatlardan farklı bir yana sahiptir.
Fotoğraf, üç boyutlu düzlemin ve zaman boyutunun iki boyutlu bir ortamda kaydedilmesidir. Bu yönü ile resimle de benzerliğe sahiptir ama iki sanat dalının birbirinden ayrıldığı yer, ürünün nasıl elde edildiğidir. Resimde ekleme söz konusu iken fotoğrafta çıkarma yani bir sadeleştirme söz konusudur. Resimde, ressam işe boş bir çerçeve ile başlar. Ressam, kafasında canlandırdığı son ürüne göre çerçeveye gerekli gördüğü görsel elemanları ekleyerek resmini tamamlar yani boş bir çerçeve ile başlar, çerçeveye ekleme yaparak son ürüne ulaşır. Fotoğrafçı ise içinde halihazırda görsel elemanlar bulunan bir çerçeveye sahiptir ve bazı kuralları gözetip, bazı teknikleri uygulayarak çerçevedeki elemanların nasıl görüneceğini ayarlayarak fotoğrafı üretir. Fotoğrafçı bu esnada konuyu ön plana çıkarabilmek için çerçevedeki elemanlarda sadeleşmeye gitmeli, gereksiz elemanları çerçeveden çıkarmalıdır. Ressam ise gereksiz olan bir elamanı resmine zaten eklemeyecektir.
Dijital fotoğrafçılığın kitlelere inmesi ile herkes büyük bir hevesle fotoğraf çekmeye yönelmiştir. Kimileri sadece anı fotoğrafçılığı yapar, kimileri içinse fotoğraf ciddi bir hobidir. Dijital fotoğraf makineleri güzel kareler elde etmemizde bize oldukça yardımcı olsalar da aslolan kameranın ardındaki insandır. Fotoğraf makinesinin fotoğrafı çekebilmesi için kullanıcısının deklanşör düğmesine basması gerekir. Ama bu esnada kullanıcının elinde tuval, fırça ve boyalara sahip bir kişiden farkı yoktur. Ressam olabilmek için yani resim yapabilmek için kompozisyon öğelerini kullanması gerekir, bunun için de elindeki malzemeyi nasıl kullanacağını bilmelidir. Fotoğrafçı da benzer şekilde fotoğraf makinesi ve lensini elde etmek istediği fotoğrafa en iyi hizmet edecek ayarlarla kullanmayı bilmelidir.
Başarılı bir fotoğraf için şunlar gereklidir diyebiliriz:
  • Fotoğrafçı olarak nasıl görmeniz gerektiğini bilmek: Görmek ressamın yeteneğine benzeyebilir yani kişiden kişiye değişiklik gösterecektir ama kesinlikle eğitimle ve pratikle geliştirilebilecek bir yetenektir. Yazımızda nelere bakmanız gerektiğini anlatacağız.
  • Gördüğünüz şeyi fotoğrafa nasıl dönüştürebileceğinizi bilmek: Bu basamak içinse ekipmanınıza yani diyafram, enstantane gibi teknik konulara hakim olmanız gereklidir. Teknik bilgiyi edindikten sonra gene pratikle yani fotoğraf çektikçe refleks benzeri tepkilerle gerekli ayarları kolaylıkla bulabildiğinizi göreceksiniz.
Konu detaylı olunca tek bir yazıda herşeye yer vermek pek olağan olmayacak o yüzden kompozisyon konusunu üç yazıya bölerek yayınlayacağız. İçeriğimiz şu şekilde olacak:
  1. Kompozisyona Giriş
  2. Fotoğrafım ne anlatıyor?
    • Belirginlik
    • Sadelik
  3. Görsel Öğeler
    • Leke
    • Form
    • Desen ve Doku
    • Arka plan
    • Ön plan
  4. Görsel Öğelerin Yerleşimi
    • İlgi merkezi
    • 1/3 kuralı
    • Bakış açısı ve perspektif
    • Derinlik ve sınırlı keskinlik
    • Denge
    • Ritm
    • Şemalar
    • Konuya yöneltim
    • Ölçek
    • Zamanlama
  5. Kompozisyonda Yardımcı Öğeler
    • Renk
    • Kontrast
    • Işık
    • İnsan
Burada gördüğünüz maddelerin aslına bakarsanız hepsi birbiri ile içiçe geçmiş konular o yüzden örnek fotoğraflarımızda birden fazla öğeden izler görebileceksiniz.  Kompozsiyon konusunda kendinizi geliştirmeniz için uygulayabileceğiniz ilk yöntem de zaten izlediğiniz fotoğraflarda bu öğelerin nasıl kullanıldığını incelemeniz olabilir. Beğendiğiniz fotoğrafları neden beğendiğinizi, hangi kompozisyon öğelerinin nasıl kullanıldığını düşünebilirsiniz. Bu esnada bu maddelerden birine odaklanarak onu gözettiğiniz fotoğraflar çekebilirsiniz. Zamanla birden fazla maddeyi tek bir fotoğrafta kullanırsınız. Belli bir süre sonra otomatikman düşündüğünüzü ve kompozisyonlarınızı oluşturduğunuzu göreceksiniz.
Bu yazımızda ilk üç konudan bahsedeceğiz ki ilk kısmını zaten okudunuz, gelin ikinci bölümden yani fotoğraf çekme amacınızla devam edelim.

Fotoğrafım Ne Anlatıyor?

Belirginlik
Fotoğrafın illa birşey anlatması gerekmez. Yeri geldiğinde sadece görsel olarak hoşumuza giden, bizde bazı hisler uyandıran bir öğeyi ya da manzarayı da fotoğraflamak isteyebiliriz. Burada bahsettiğimiz içinde bir hikaye barındıran, birşeyler anlatmaya çalıştığımız fotoğraflar. Belgesel fotoğrafı, sokak fotoğrafı ya da bir gezi fotoğrafı olabilir. Bu tarz fotoğrafları sadece kendimiz anlayabilelim diye çekmiyorsak yani amacımız tek kişilik bir sanat ürünü değilse o zaman anlatmak istediğimiz şeyi izleyene belirgin olarak anlatacak şekilde bir fotoğraf çekmeliyiz. Fotoğrafa bakıldığında ne anlatılmak istendiği belirgin mi? İzleyenler bizim ne anlatmak istediğimizi mi anlıyor yoksa herkes kendine göre birşeyler mi anlıyor.
© Türkay Yılmaz
Sağnak yağmur altında şemsiyelerini kapatıp ıslanmak istemeyen ama şemsiyeler nedeniyle merdivende rahat bir şekilde ilerleyemeyen şehir insanları. Şehrin alıştığımızı hızlı temposunu ve taviz vermez insanlarını güzel bir şekilde anlatan bir kare. © Türkay Yılmaz
Prof. Sabit Kalfagil’e göre fotoğraf belirgin olmalı ve ne anlatmak istediğini belirgin şekilde anlatmalıdır. Burada algısı en düşük kişinin bile algılayabileceği kadar yalın olmak zorunda değiliz ama belli bir kitlenin de anlayabilmesi lazım diyor. Bu konuda herkesin kendine göre bir duruşu, fikri olacaktır. Ben fotoğraf sonuna kadar belirgin olmalıdır demiyorum, diyemiyorum. Fotoğrafçı yeri gelince izleyeni düşündürmek isteyebilir. Bu durumda belirginlik sınırlamasının ayarı fotoğrafçıya kalır ama olabildiğince fazla izleyen tarafından fotoğrafımızın anlaşılmasını istiyorsak belirginlik konusunda Kalfagil’den farklı düşünmemiz de pek olası olamaz.
© Emre Uçar
Bu karede ise belirginlikten söz etmek pek mümkün değil. Ortada bir dinamizm, bir hareket mevut ama neyin hareketi olduğunu kestirmek zor. Peki bu fotoğraf belli bir serginin parçası olsaydı gene aynı şekilde düşünür müydünüz? Fotoğrafçıyı tanımak fotoğrafları analiz etmekte oldukça yararlı olmaktadır. Fotoğrafa tıklarsanız fotoğrafçının flikcr portfolyosuna ulaşacaksınız. Biraz portfolyo incelemesi ile fotoğrafın ne olduğunu çıkarabilirsiniz ;) © Emre Uçar
© Okan Akan
Güçlü bir gözlem gücüne dayanan, tercihler üzerine bir kare. Bir yanda güne başlamanın verdiği uyuşukluk, hatta belki de uyku mahmurluğu ile metro çıkışında yürüyen merdiveni kullanan şehrin kalabalığı, diğer yanda ise merdivenleri kullanmayı tercih etmiş azınlık. Kim olduğumuzu belirleyen şey de hayatımızdaki tercihler değil midir zaten... © Okan Akan
@ Rui Palha
Rui Palha'nın arşivinden bir kare. Kare oldukça belirgin ve kendini çok güzel anlatıyor. Ciddi bir yangın ve onunla mücadele etmeye çalışan itfaiyeciler. Rui Palha flickr'da takip ettiğim en kaliteli fotoğrafçılardan. Fotoğrafa tıklayarak flickr portfolyosunu ziyaret edebilirsiniz. @ Rui Palha
Sadelik
Sadelik fotoğrafımızda belirginliği destekleyen bir niteliktir. Fotoğraf-resim karşılaştırmasını yaptığımızda fotoğrafın çerçevede varolan öğelerin düzenlenmesi olduğunu söylemiştik. Düzenlemeye yeri geldiğinde öğe çıkarmak da dahildir :) Burada kolay bir şekilde izleyebileceğiniz pratik bir yöntem gösterelim. Konumuzu çerçevede uygun bir yere yerleştirdiğimizde, çerçevenin içinde kalan diğer öğelerin fotoğrafa ne kattığını kendimize soralım. Eğer bir öğenin fotoğraf içinde bulunmaması fotoğrafımızdan birşey götürmüyorsa o öğenin karede görünmesine gerek yoktur diyebilir. Burada konumuz yani ilgi merkezimiz dışında dikkati dağıtacak öğelerden arınmış, olabildiğince sade kareler elde etmek amacımız olmalıdır. Öğeleri çerçevemizden çıkarmak için bakış açımızı değiştirebileceğimiz gibi diyaframı kullanarak sınırlı keskinlik ile konumuzun önündeki ve arkasındaki dikkat dağıtıcı öğeleri bulanıklaştırabiliriz. Arka planı öldürmek yazımızı hatırlayın.
© Türkay Yılmaz
Fotoğrafın ana konusu olan anne ve çocuğu tüm sadeliği ile karşımızda. Konumuzu çevreleyen mekan sade ve açık diyafram kullanımı ile iyice dikkati dağıtmayacak hale getirilmiş. Karede ek insanlar olsaydı dikkatimiz onlara yönelebilirdi ama fotoğrafçının doğru tercihi ile izleyen doğrudan konuya odaklanıyor. © Türkay Yılmaz
© Türkay Yılmaz
Burada aynı anda pek çok etmenden bahsedebilir ama hepsi de izleyeni fotoğrafın ana konusu olan gazete okuyan küçük kıza yöneltmekte görev alıyorlar. Bir üstteki fotoğrafta olduğu gibi dikkatimizi dağıtacak başka bir unsur yok (imzayı saymazsak:)). © Türkay Yılmaz
© Okan Akan
Muhtemelen 2010 yılbaşı çevresinde bir zamanda çekilmiş bu karede dikkatimiz doğrudan banka ve şemsiyeye yöneliyor. Oldukça sadece bir çevre söz konusu, dikkati dağıtacak hiçbir öğe bulunmuyor. Zamanlanın iyi ayarlanması ve kareye kimsenin girmemiş olması fotoğrafın güçlü olmasını sağlamış. © Okan Akan
© Chris Friel
Bir Chris Friel klasiği :) Fotoğrafın ana öğesi dışında başka hiçbir öğeyi kareye sokmama, sadelikle sağlanmış bir huzur ve yalnızlık ortamı. © Chris Friel

Görsel Öğeler

Leke
Özellile arkadan aydınlatılmış öğlelerin detayları kaybolurken şekilleri ortaya çıkar.  Bunu sağlayan ters ışığın sağladığı kontrast farkıdır. Fotoğrafta bu şekilde kontrast farkı ile ortaya çıkmış detay içermeyen koy urenkli şekillere leke diyoruz. Lekeler özellikle siyah beyaz fotoğrafta sıkça kullanılırlar.Siz de kolaylıkla leke içeren fotoğraflar çekebilirsiniz. Yapmanız gereken konunuzu yüksek parlaklığa sahip bir arka plan önüne yerleştirmek ve poz ölçümünü arka plandan yapmak olacaktır.
© Okan Akan
Perspektif kullanımı ile alt açıdan çekilen bu kare ile arka plan gökyüzü haline getirilmiş. Uçurtmayı tutan çocuklar birer leke haline gelirken uçurtma da ön plana çıkmış © Okan Akan
© Türkay Yılmaz
Klasik bir ters ışıkla elde edilmiş leke karesi. Eğer makinenizi otomatik modda kullanıyorsanız bu tarz kareleri istemeseniz de sık sık elde edeceksiniz. Akşam saatlerinde güneşi konunuzun arkasına alarak fotoğraf çekmeyi deneyebilirsiniz.© Türkay Yılmaz
© Rui Palha
Işık ve leke kullanımında usta olan Palha'dan çok şık bir kare. Bu karede aynı anda pek çok kompozisyon kuralı kullanımış. Merdiven tutamakları bizi aydınlık alana yani kadına yöneltiyor. Yüksek konstrast da zaten ister istemez fotoğrafın merkezine odaklanmamıza neden oluyor. Simetrik bir kadrajla fotoğrafta denge unsuru da gözetilmiş. © Rui Palha
© Emre Uçar
Bir başka leke kullanımı. Bu sefer tüm fotoğrafa hakim olan yüksek kontrast kaynaklı bir leke hissi hakim. Bu karede leke elde etmek için illa ters ışığa ihtiyaç duymadığımızı görüyoruz. İstersek lekeleri bir tarz olarak da kullanabiliriz. © Emre Uçar
Form
Dünyamız ve görüşümüz üç boyutlu olsa da fotoğraflar iki boyutludur. Her ne kadar üç boyutlu fotoğraf makineleri piyasaya çıkmaya başlamış olsalar da bunların sonuçlarını görebilmek için de ek üç boyutlu gözlükler kullanmamız gereklidir yani doğal üç boyutlu fotoğraflardan söz etmek mümkün değildir. Nesneler üçüncü boyutları sayesinde bir hacme ve dolayısıyla da bir forma sahiptirler. Peki fotoğraflarımızda formu gösteremez miyiz? Elbette gösterebiliriz. Bir nesnenin formunu belirtmek için iki yöntem kullanabiliriz:
  1. Perspektif kullanarak
  2. Işık kullanarak
Perspektif kullanarak yapabileceğimiz nesneyi formunun belli olacağı bir açıdan çekmek olacaktır.
© Rui Palha
Bu karede yüksek sütunları tam karışsından çekmiş olsaydık sütun olduklarını bile kestirmemiz zor olurdu. Perspektifin kullanımı ile yani yan alt açıdan çekim ile sütunların formları ortaya çıkmış. Sol alt köşede küçücük kalmış insan da sütunların ve yapının boyutunu anlamamıza yardım ediyor (ölçek ve insan etkisi). © Rui Palha
Formu ortaya çıkarmak için en uygun yöntem ise ışığın aydınlık ve gölge alanları ortaya çıkarmasını sağlamak ya da bunu sağlayacak uygun ışığı beklemektir. Bu amaç için en uygun ışık genelde yanal ışık olmaktadır. Kendiniz en uygun ışığı konunuza göre belirlerleyebilirsiniz.
© Rui Palha
Burada yapının dışarıya açılan bölümlerinden sızan ışık yardımızda formunun belirgin olduğunu görüyoruz. Fotoğrafa bir de insan öğesi ekleyerek yapının boyutunu anlamamız sağlanmış. © Rui Palha
@ Türkay Yılmaz
Formu belirlenecek tek konu yapılar değildir elbette, her türlü form sahibi cisim uygun ışık kullanımı ile belirgin bir hale getirilebilir. Burada zamanlama, denge, leke, sınırlı keskinlik, zamanlama öğeleri ile üçte bir kuralı uygulanmış oldukça dinamik bir kareye sahibiz. Işığın konuyu aydınlatması ile de vücudun formu oldukça belirgin hale gelmiş. @ Türkay Yılmaz
Desen ve Doku
Doku, dümdüz olmayan, belli girinti çıkıntılara sahip yüzeyler için kullanılır. Dokunun belirgin olabilmesi için de mevcut ışığın yönü çok önemlidir. Dokuya düz gelen ışık yerine gölge oluşturup dokunun formunun ortaya çıkmasını sağlayacak yanal ışık tercih edilmelidir.
Doku çevremizde iki türlü bulunabilir:
  1. Nesnelerin sahip olduğu dokular: duvar dokusu, parke yüzey dokusu, hasır sepet dokusu gibi.
  2. Tekrar eden nesnelerin oluşturduğu dokular: insan kalabalığı bunun için en güzel örneği oluşturur.
© Okan Akan
Geometik şekillerin ağırlığını hissettirdiği bu karede zemindeki taş döşemesi güzel bir doku örneği oluyor. Burada aynı zamanda geometik bir tekrardan yani desenden de söz edebiliriz. © Okan Akan
© Türkay Yılmaz
Tekrara dayalı nesnelerle varolan bir doku örneği. İstiklal caddesini dolduran mahşeri kalabalık dokusu ile, renk tercihinin sağladığı atmosferi ile oldukça güzel bir çalışma. Tramvayın nasıl hareket ettiğini de merak etmekten kendimi alıkoyamıyorum :) © Türkay Yılmaz
Desen ise dokuya benzer ama desende belli bir geometrik diziliş ve tekrar söz konusudur.
© Okan Akan
Ağaç yapraklarının olduşturduğu desen. © Okan Akan
© Yavuz Alper
Cami tavanlarında rastlayabileceğiniz desenlere bir örnek. © Yavuz Alper
Arka plan
Fon ya da tam Türkçe ismiyle arka plan konumuzun arkasında bulunan bölümdür. Arka plan konuyu bütünleyecek şekilde olabileceği gibi, dikkati dağıtacak şekilde de olabilir. Burada dikkat etmemiz gereken her zaman olduğu gibi sadelik prensibidir. Eğer arka plan dikkati dağıtacak şekildeyse o zaman perspektifi değiştirip fonun etkisini azaltmayı deneyebiliriz. Bir başka yöntem de arka planı öldürmek olacaktır yani sınırlı kesinlik kullanımı. Sınırlı keskinlikte açık diyafram (küçük f değeri) kullanarak konumuzun net olmasını sağlarken arka planı bulanık hale getiririz.
© Okan Akan
Okan'ın portfolyosunun en güçlü karelerinden biri. Konumuz arka plandaki duvar yazısının orada olduğundan büyük ihtimalle habersiz. Yazı bir futbol takımının taraftarlarına ait olsa da (muhtemelen Göztepe :)) izleyenin dünay görüşüne göre farklı anlamlara bürünebilecek bir yapıda. Bu karede konu ile arka planın uyumu ve bütününden söz edebiliriz. © Okan Akan
© Okan Akan
İlk etapta paltolu bir adamdan ibaretmiş gibi duran bir kare görünümü veren bu fotoğrafa biraz daha dikkatli baktığımızda yüzümüzde bir tebessüm beliriveriyor :) Amca arkaya bakakalmış. Ara planı tele lens artı açık diyafram ile öldürmüşüz ama amacanın bakakaldığını düşündüğümüz dikkat çeken şarışın çok net olmasa da orada. Amcanın paltosunun ön bölümün şekli de muzur gülümsemelere gebe. Arka planın net olmasa da hikaye anlatımında tamamlayıcı rolüne güzel bir örnek. © Okan Akan
© Türkay Yılmaz
Burada konumuz küçük kız, arkadaki binalar değil. Arka planı öldürmek uygulanacak en mantıklı yöntem ve fotoğrafçımız da bunu uygulayarak dikkatimizin konudan başka bir şeye gitmesine izin vermemiş. © Türkay Yılmaz
Her karede arka planı öldürmeye çalışmayıp, hikayemizi destekleyecek şekilde konumuzla ilişki kurmasını da sağlayabiliriz. Özellikle insan çekimlerinde insanları çevresi ile çekerek o insan hakkında daha çok şey anlatabiliriz.
© Okan Akan
Herşeyden oyuncak yapmayı becerebilen çocuklar kendilerine oyuncak yapmış sokağın eğiminden yararlanarak kayıyorlar. Burada daha tele bir lens kullanarak çocuk çevresinden soyutlanabilirmiş ama bu durumda nasıl bir mekanda olduğu bilgisinden mahrum kalacaktık. Bu kadraj çekimi ile oyunda yalnız da olmadığını görüyoruz. Belki sadelik prensibimize ters geliyor olabilir ama karedeki diğer insanlar da ortam hakkında bize ipuçları veriyor o yüzden şikayet edilecek bir durum yok bana göre :) © Okan Akan
© Okan Akan
İkonik bir yapının kareye girmesi ile bu fotoğrafın İzmir Konak meyadnında çekildiğini anlıyoruz. Bu fotoğrafçının özel bir tercih muhtemelen ki bu tercih olmasaydı herhangi bir yerdeki kuş yemi satıcısı olduğunu düşünebilirdik ama artık nerede çekildiğini biliyoruz. © Okan Akan
© Rui Palha
Rui Palha'dan bir başka hikaye anlatımı. Kıyafetlere bakarsak hava soğuk değil, muhtemelen bahar mevsimindeyiz. Beklenmedik bir sağnak yağmur bir anda başlayarak insanları dam altlarına saklanmaya mecbur bırakmış. Gözümüze ilk takılan şapkalı adam ise yağmura aldırış etmeden yürümesine devam ediyor. Eğer bu karede sadece adamı alacak bir açıdan çekim yapsaydık, sağ tarafta dizilmiş insanları kareye dahil etmeseydik, fotoğraf bu kadar etkili olamayacaktı. Arka fon (burada hatta ön fon) hikayei desteklemekte önemli bir role sahip. © Rui Palha
Ön Plan
Ön plan da arka plan gibi konumuzu destekleyecek bir yapıda olabilir. Kimi durumlarda konumuzun önüne yerleştireceğimiz nesnelerle önde yer alan ve dikkati dağıtabilecek şeylerin kareye girmesini engelleyebileceğimiz gibi parmaklık, tel çit gibi nesnelerin arasından çekim yaparak farklı görsel etkiler de yakalayabiliriz.
© Okan Akan
Ön plandaki tüller kullanılmasa oldukça sıradan bir kare olabilecekken birden bambaşka bir karaktere bürünmüş bir kare. Ön plandaki tüller arka plandakilerle uyum içinde çalışarak, muhtemelem mekanın sahibi olan kişnin ortaya çıkmasını sağlamışlar. © Okan Akan
Çeşitli nesneler kullanarak konuyu çerçevelecek farklı açılar elde edilebilir.
Çeşitli nesneler kullanarak konuyu çerçevelecek farklı açılar elde edilebilir.

Hiç yorum yok: